top of page

Mekanın hafızası mimari, bedenin hafızası yaşam

Güncelleme tarihi: 20 Ağu 2022




Roma imparatorluğunda şehirlerin mimari planları ve özellikle ana meydanın mimarisi, yönetimin politik bir manifestosu olarak belirirdi. Ritüel oluşturmak, hatipler için hafıza şatosu olarak çalışmak, görsel şölen ve imparatorluğun uzaktan yankılanan gösterişli ayak seslerini temsil ederdi mimari. Zamanı yapılandırmanın bir aracı olarak özel günlerde aynı rotadan yürünür, hatta benzer kokular, sesler ve görüntülerin de bu harekete eşlik ederek hafızadaki üç boyutlu imgeyi perçinlemesi sağlanırdı. Politik bir konuşma sahneleneceği zaman bir hatırlama metodu olarak sözcükler, kelime oyunları ve cümleler yapılara atanır, ve hatip gözlerine oluşturduğu bu mimari rota ile gerek yürüyerek yerek yerinde gözlerini alanda gezdirerek bir tiyatro oyunu sahnelercesine konuşmasını seyircisine aktarırdı. Mekanın hafızası olarak özenle yapılandırılan mimari, sözcüklerin hafızasına sızar, canlı bir kayıt ve tanık oluştururdu. Mimari, sabit bir işlemciye atanmış yapay fakat oldukça etkili bir hafızaydı.


Bedenin bir şeyi işleyiş ve hatırlayış tarzında da benzer fakat çok daha kompleks bir mekanizma okunur. Zamansız bir oluşumla Dna’mızda örülü olan geçmiş ve gelecekte yer alan tüm kayıtları aynı anda barındıran, sahnesi yaşam olan bir performansla, her an bu sahne ile etkileşmeye hazır ve nazır olan hatırlayıcısıyızdır yaşamın. Yaşam da biz hatırladıkça var olduğunun bilincindedir. Canlılığımızın kendisinden kökenlendiği esnek iletişimsel kabiliyet, sinir sistemlerimizin bir arada bağ kurarak oluşturduğu bu zamansız ağ, bizi yaşama ve ötesine çapalar. Bedende, bu sistemi yaşamlandıran yapımız fasyadır. Tesadüf olarak gördüklerimiz ya da en ufak şeyden hatırladıklarımız sözlerini hatırlayan bir konuşmacı gibi fasya aracılığıyla yaşamdan süzülür. Yaşamdaki bocalama ve çabadan gelen fark, konuşmacının konuşmasına çalışırken oluşturduğu kurguya henüz vakıf olamamasıdır.


Hatırlanacak olanın neokorteks, memeli beyin ve sürüngen beyinde ayrı ayrı doğrulanması gerekir hafıza şatosunun inşasının tamamlanabilmesi için. Varoluşun tüm dışavurumlarında ilgili mevzu çalışılmalı, duygu, düşünce ve beden üzerinden; düşünsel-yazınsal ifade, sanatsal ifade, iletişim, bedensel dışavurum gibi araçlarla akıtılmalıdır. Hafızanın bir imgeye dönüşmesi, hiper realistik bir resim ile empresyonist bir resmin farkı gibi, yavaş yavaş kendisi ile mutabık olunduğu ve tüm detaylarıyla hatırlanmaya gerek duyulmadığı bir kavrayışın inşası ise beyinde Medial Prefrontal Korteks, Anterior Singulate ve Insula'da tamamlanır. Beden, duygu ve düşünceden alınan onay hafızası çalışan mevzuya dair aktifleşen "anlamak" ve "anlaşılmak"isteğini sonlandıır.


Maddenin süperiletken haline dair görselleştirmelerde, mükemmel bir uyumla titreşen moleküllerin ya da göç eden kuşların dansı gibi, her an koro halinde gerçekleşen bu performansa bazen duyarsızlaşır ve sabitlik zannıyla belli duygular ve olaylarla asılı bırakırız kendimizi boşlukta. Fakat o dahi zamanın ve ortak canlılığın nabzıyla yinelenen bir seçim olarak kodlanarak bu akışkan salınımı devam ettirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bir gün değişik bir rotadan yürümek, bir tesadüf, ani bir olay ile bazen bilinçteki bir donukluk çözülür, akıl yaşamdaki akışa yetişir ve her şey değişirken çelişki kaotik görünümüyle aslında hafiflemiştir. Beden matriksvari çekmecelerinden çıkardığı bir bilgiyle, “haydi yola devam et” der ve kaldığımız yerden yeni bir bilgiye yelken açarız, bir şeyi daha görünmezliğinden yüzeye çıkarmak ve işlemek üzere. Duygular, buna eşlik eden bedensel dışa vurum ve düşünceler aynı tondan duyularak tümlenir. Hikayeyi yeni bir hatırlayışla yaşamak üzere yeni bir bölüm başlar.


Her hissi, pürüzü, yarası, hissizliği, beş duyusu ve sezgileriyle beden, biricik propriyoseptif, interoseptif ve nöroseptif algısıyla “yaşam” olarak bildiğimiz kesitleri hatırlamak üzere özelleşmiş eşsiz bir yapıdır. Her sahnenin hatırlayışı ve hatırlatışı bu nedenle noktasaldır. Hafıza, toplamında o ana kadar kendimizi bildiklerimiz ve bilmediklerimizden gelen beden kayıtlarının ürünüdür. Yaşam, sonsuz vektörlerle bu andan bize doğru uzanır. Geriye hatırlamak kalır.


31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page