top of page

Gate Control Teori ve Ağrı


Ağrı ve acı konusunda bedenin kendi eşik değerlerini belirleme ve yönetme gücünü anlatan teoriye, Gate Control Theory, deniyor. Tamamen duyu reseptörleri ve fiziksel bazlı olan bu araştırma iki kişinin farklı psikolojik durumlarda, dönemlerde, ortamlarda aynı uyaranlara karşı nasıl farklı tepki verdiğini açıklamış ve ortaya koymuş. Yani, senin canını yakan beni, benimki ise seni, seni yaktığı gibi yakmayabilir.


Acı ve ağrı kavramı ister fiziksel ister psikolojik boyutta olsun, öznelleştikçe ayrışan ve anlaşılması, empati kurulması güçleşen kavramlar. Eski Çin tıbbı ağrıya tedavi edici değil ama anestezik bir çözüm olarak aku noktalarını yani duyusal sinirlerce fazlaca zengin sinir kavşaklarını hiper uyarı ile yormayı ve böylelikle hissetme butonunu kapatmayı bir çözüm olarak kullanmış. Uyarı bedenin tolere edemeyeceği noktaya geldiğinde beden donma reaksiyonuna çekilmiş. İlişkilerde de, tıbbi operasyonlarda ya da fiziksel tedavilerde de bedenin bu hale geçişinin ardından restore oluşunun ne kadar maliyetli olduğunu artık otonom sinir sisteminin iletişimsel dışavurumunu ortaya koyan Polyvagal teoriden biliyoruz.


Bazen belli bir acı sistemden o kadar çok uyarı ve enerji çekebilir ki tüm varlığımızla o deneyimi yaşamaya devam etmeyi reddederiz. Şimdi tanım olarak “Tramva” olarak bildiğimiz bu kapanışa rağmen yeniden yeni uyarılara evet demek istediğimizde ise açık kalan yaraların zeminini oluşturduğu o yoldan yeniden yürürüz. İronik bir şekilde geçmişten gelen deneyimlerin bedendeki temsili olan, bedenin arka yüzündeki fasyal örtüler bedenimizde gözlerimizle doğrudan göremediğimiz, tamamen dokunmakta zorlandığımız fakat ağrı reseptörlerince en zengin yerdir. Özellikle sırtımızı bir paraşüt gibi kuşatan fasyal ağ kendi içinde haberleşebilen ve karar alabilen bir nöral ağa ev sahipliği yapar. Gerçekten de burayı sağlıkla kullanabilir hale gelmeden bedenimizin tüm gücü ve hareket kapasitesiyle ileri doğru yürüyemeyiz.


Bir bedenin ötekine, bir beynin ötekine ihtiyaç duyduğu, aksi durumunda canlı formumuzun her anlamda çöküşünü yaşadığımız bu insan varoluşumuzda yaralarımızı da tamir ederken bir ötekine ihtiyaç duyarız. Bu nedenle bilmek isteriz bu etkileşimden olumlu ne alabileceğimizi, ne kadar acı çekebileceğimizi, sistemimize olası maliyetini. Yakınlığın ve güvenin oluşmasına ve tazelenmesine ihtiyaç duyarız sorgulamayı ve analiz etmeyi yani yıkmayı azaltıp tamir ve inşa etmeye odaklanabilmek için.


Birbirlerine duvar örmeyi, eleştirmeyi, birbirlerini aşağılamayı ve birbirlerine karşı savunmaya geçmeyi bırakan ilişkilenmelerde oluşan yakınlık, ağrının, acının, toksisitenin, hipersensitivitenin, hassas eşiklerin antidotudur. Yalnızlığın getirdiği soğukluk ve çürümeye bu yakınlık önce hislerin, sonra düşüncenin, rahat bir bedensel ifadenin eşlik ettiği güvenli bir toprak ve bu toprağın üzerinde gelişebilecek her şeye doğru bereketli ve yaratıcı bir ekosistem getirir Ve biz aslında kendi yaşamımızın belirli bir anında o noktada olup olmadığımızı, çok zeki bir biyolojik altyapıya sahip canlılar olarak, yaşadığımız olaylar, verilen sözler ya da söylenenlerden bağımsız bir biçimde bedenimizden an be an hissederiz. Isınan bir karın, midede kelebekler, yanan bir sırt, aniden beliren egzema, bir mide bulantısı, çok büyük ya da kısıtlı bir nefes. Karar alırken, belli bir sağlık eşiğinin üzerindeyken, bedeninize sorun. Ne hissediyorsunuz? Ne olduğunda buna hangi semptom eşlik ediyor? Enerji nasıl? Toksik mi, zehirliyor mu? Küçültüyor mu? Genişletiyor, ya da daraltıyor mu? Etraftan aldığınız his, sizin kendi varoluşunuza biçtiğiniz değer ile paralellik gösteriyor mu? Buradan büyümeye devam etmek mi istersiniz, yoksa yön değiştirmek mi? Üzerinde yükseldiğiniz toprak iyi mi?


İçinde yaşadığımız dünyanın dönemsel ortak enerjisinin de gereği, bu sorulara defalarca dönmek durumunda kalıyoruz. Ve bu hareketli coğrafyada sistem tüm yapının esnekliğini, zerafetini, dayanıklılığını defalarca sınarken canımızı acıtan tüm uyaranlar, tesadüfler ve seçimlerimizin ardından yola sağlıkla ve huzurla devam etmek üzere kendimize ve ilişkilerimize ekstra bir özen ve bakım gerekiyor. Bu anlamda bu her zaman aynı kolaylıkta olmasa da yalnızca fiziksel ağrı eşiğinin değil, kendi sınırlarımıza dair tüm kapıları, kendi ilgi ve emeğimizle, kendimiz tutuyoruz.









38 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page