top of page

Hareketin Çarkını Yeniden Örmek


Bedendeki gerilimsel patternler, aslen defalarca kez tekrarlanmaktan ileri gelen donuklaşmış, sayıda aşırılaştığı için olduğu alanı aşmış ve aşındırmış bu nedenle dikkatimize gelmiş ve bu sayede kendisinden iyileşmek üzere çalışmaya ikna ve gönüllü olduğumuz hareketlerdir. Akut kronik ağrı denilen yani teşhissiz uzun vadeli, ara ara ya da sürekli semptom gösteren bu ağrı türü ile çalışırken, bu nedenle odağı ağrıyan bölgeden geriye çekerek bedenin bütününe bakmak ve büyük resimde hangi hareket biçiminin bu ağrıyı sürdürmek üzere orada olduğuna dikkat çekmek gerekir.


Hareket biçimleri öncülleri ve ardıllarıyla bir kompozisyonun parçasıdır. Ve her hareket ya da davranış, niteliği açısından doğru ya da yanlış olmasından bağımsız olarak kendi içinde anlamlı bir bütünün devamıdır. Her hareket kendisini görünen formuyla beraber, görünenden daha soyut bir üst dışavurumuyla da sürdürür ve perçinler. Diğer anlamıyla tetiklenir.


Duygu, hareketin soyut yüzünün en görünür dışavurumudur. Bedende direkt fizyolojik değişikler olarak her daim gözlenebilen her duygu bir hareket ile de eşleşir. Kızılötesi ölçümlerinde bedende kapladığı yer ve renk olarak farklılaşan, mimik ve jest düzeyinde de beden dilinde okunabilir evrensel izler bırakakan duygular oluştukları andan itibaren kendilerini bedendeki bir dışavurum ile sürdürürler ve sonlana kadar bu hareket kendi cümlesini tamamlar. Duygunun daha abstrakt bir formu olan düşünce ise biraz daha karmaşık, daha örüntüsel ve hikayeseldir. Ortaya çıkan tüm şemayı paketler, bu anlamda aslında hepsini saran ve içinde tutan bir kese gibidir. Duygu oluşmadan çok önce hatta jenerasyonlar önce orada bizimle olabilir. Böylelikle bedenlerimizde atalarımızdan kalan postürleri okuruz. Ama aynı şekilde icat edilebilir, devrim yapabilir, duygu dünyamızı, anlayışımızı, bedenimizin çalışma biçimi kökten ve tamamen değişitirip yaşamımızı dönüştürebilir. Bu nedenle gerilimsel bir pattern ve akut kronik ağrı ile çalışırken yalnızca dışarıdan gelen bir yardım, bir masaj, egzersiz ya da fizyoterapi asla tek başına çözüme götürmeye yetmez. Dışarıdan geldiği kadar içeriden de gelen bir müdahale ile ancak insan ağrısından sıyrılıp daha büyük bir kompozisyonu okuyabilir ve kendiyle buluşur. Bir hareket diğerini tamamlar ve çark dönerken yavaş yavaş bazı şeyler başkalaşır ve değişebilir hale gelir. Zaten çalışan değerler dinamikliklerini yine değişimle korur. Miladı dolmuş ve toksikleşmiş değerler ise kendini ağrı olarak ortaya koyar.


Hareket ile çalışmak bu nedenle bir keşif ve dönüşüm işidir. Yeniden örmeye niyetlendiğimiz her değerde güncellenmeye direnen küçük ya da büyük bir ses de duyarız. Bu noktada gerisi beceri, kudret ve dönüşüme kalır. Ve görürüz ki bazı ağrılar mucizevi bir şekilde iyileşir. Belli bir teknik, bir insan ya da bir yaklaşım bizim bu sürecimize yardım etmiştir. Ve bazen de algımız, düşüncelerimiz, duygularımız ile hareketlerimiz aynı hız ve tutarlılıkta değişmez. Yolda bizi hangi zamanda nasıl gerebileceğini öğrendiğimiz o patternle kendimize ve dışarıya en az zarar verecek biçimde, değişim ve dönüşüm ihtimaline de açık kalmayı becerebilecek bir yürekle yürümeyi öğreniriz.



18 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page